1 Mayıs 2014 Perşembe

Yardımcı değil..Eşit katılımcı!!!!


1 mayısı evde yazlık-kışlık yaparak, dolapları silip yeniden yerleştirerek, evi derleyip toplayıp, sonra yeniden derleyip toplamakla (domestik hayat evde çocuk varken pek zor şekerim..hep sil baştan!) geçirdikten sonra düşündüm...

Aslında önceki geceden üzerime kalan akşamdan kalmalıkla pek düşünecek halim yoktu ama düşündüm..Öğleden sonra daha iyi çalışmaya başladı kafa, o zaman başladım düşünmeye...

Hurç açma ve yerleştirmeler arasında sürekli bayram olması gereken günün nasıl eziyete ve rezalete dönüşt(ürüld)üğünü, çoluk çocuğun gaza boğulup evlerinden çığlık çığlığa kaçmalarını seyrettim gözlerim yaşlı...

Ülkenin, siyasetin, özellikle son bir yıldır yaşananların değerlendirmesini yapmayacağım burda..Zaten hala yerine tam gelmemiş kafam da müsaade etmez buna :)

Kısaca değinmek istediğim şey...Ev içindeki iş-emek bölüşümü ile ilgili bir nokta..sevmediğim bir anlayış...

"Ama çok yardımcı?!"

O kadar yerleşmiş ki kadının asıl görevinin kısaca "domestik" olarak adlandıracağım işler güruhu olduğu ve erkeğin asıl görevinin para kazanmak eve ekmek getirmek ve evde de "eh haklı olarak dinlenmek" olduğu, en eğitimli kesimde bile, erkeğin evdeki iş bölümüne sadece "yardımcı olması" çok takdir edilen ve eşi tarafından gayet yetinilmesi gereken bir durum olarak görülüyor.
Pardon ama eşlerin ikisinin de sabahtan akşama çalıştığı ve eve aynı zamanlarda yorgun argın geldiği bir düzende ne yardımından bahsediyoruz allasen? Yardım diyerek asıl yükü gene kadının omuzlarına yükleyip, erkeğe bir bölüm işi "lütfen" vermiş ve akabinde

-"Yardım ettim ya Nuriye işte, pöööff!"
-"Tamam Necmi tamam, ben hallederim!! Sen git gazeteni oku!" tartışmasına davetiye çıkartmış olmuyor muyuz??

Memo gerçekten "yardımcı" bir eştir. Kayınvalideme burdan da teşekkür ediyorum, gerçekten çok paylaşımcı, kadın erkek eşitliğini gönülden hisseden bir evlat yetiştirdiği ve elini yatkın kıldığı için..Kimi zaman benim dırdırlanmalarımla, yada dürtmelerimle olsa da, her daim..yok çok iddialı oldu...genellikle ev işlerine katılır, işi paylaşır. Çocukların kıyafetlerinin yerlerini pek bilmez, yemek sonrası mutfağı toplamayı sevmez (hele bitmiş veya küçük kaplara alınmış tencereleri yıkamak en fenası!!) çamaşır asmaktan veya toplamaktan köşe bucak kaçar ama allah için geri kalan kısmı bölüşür benimle..Peki evin anasının, kadının neden sevmediği işlerden köşe bucak kaçmaya hakkı yok??

En yakınımda, ev hallerimizi bilen çok insandan duydum; "Ama Memo yardımcı şekerim!" lafını..Öyle bir tonla söylenir ki bu cümle; hani "Ehh sen de! bulmuş bunuyorsun, konuşma şımarık şımarık, hadee!" gibi bir anlam çıkar..

Belki bu yazıyı okuyup yine aynı anlamı çıkaracak çok kişi olabilir.."Ulan bizimki tv nin önünde deviriyo küfeyi, her iş üstümde, bu da gelmiş burda vit vit adam tencere yıkamıyo diye ayar çekiyor" diye düşünen olabilir. 

Ama işte bütün bunlar; domestik hayatta kadına esas rolü, erkeğe ise -topluma, coğrafyaya göre- ya hiç bir rol biçmeyen yada sadece figüran rol yakıştıran kafaların ve kabullenişlerin sonucu oluyor.

"Yuvayı dişi kuş yapmaz mirim!" 

Eskidenmiş o işler..Roller, hayat şartları, ekonomik dengeler her bir şey bambaşka ikenmiş...
Evet özellikle çocuklar konusunda kadının rolü ister istemez çok daha fazla ama bu demek değildir ki; erkek kişisinin eline tuvalet fırçası yakışmaz, bebek totosundan kakalı bezi alamaz, aynı anasının yaptığı gibi banyo sonrası kaçmaya debelenen çocuğu bacak arasına kıstırıp kremleyip mis gibi giydiremez, ocağın başında belinde önlükle tarhana çorbası karıştıramaz? (sadece havalı salatalar yapmak ve mangal başında bira ile dostlara şen şakrak et pişirmek yetmez!) Yada ne bileyim şööyle sakız gibi olmuş çamaşırı pof diye havalandırıp çırparak tele asmak bence ultra bir hava verir evin erkeğine..Vermez mi hanımlar hı? ;)

Daha uzatmak isterdim de..akşamdan kalan bünyeye bir ağırlık çöktü..Genel olarak böyle birşeylerdi ama işte...
Yazıyı bitirirken dün benimkiyle çakışan programını iptal ederek evde kalan, yavrularıma bakan ve pek eğlenceli bir gece geçirmeme vesile olan kocama teşekkür eder, bugün yaşadığımız şirin atışmalar neticesinde ortaya çıkan bu (kafamda hep olan ama bir türlü yazma fırsatı bulamadığım) yazıyı kendisine ithaf ederim :)


3 yorum:

ZEYNEP dedi ki...

Hahaa:)))) cok guzel olmus ıtır'cım eline sağlık:) her kelimesine katılıyorum. Bizim evin hallerini gördüm okurken:) aynen Çağlar da hemen herşeyi paylaşır, her işe de eli yatkındır ama iş tencere yıkamak ve kakalı cocuk bezi değistirmeye geldi mi toz oluverir:)) yine de çocukları akşam vabalarının kucağına bırakıp dışarı çıkmak da ayrı bir keyif ve huzur. Di mi? Yaşasın paylaşımcı kocalar!:)

anne kaleminden dedi ki...

bu zincir bir yerde kırılacak bu zihniyet bir yerde değişecek ama ne zaman... anneler hem bu durumdan şikayet ediyor hem oğullarını ağa paşa şişik egolu büyütüyorlar...
aynen katılıyorum slogan süper "yardımcı değil eşit katılımcı" :)

Sermin dedi ki...

Ben bunu bu aralar ciddi ciddi kafaya takmış durumdayım Itır. Özellikle ikimizin de oruç tuttuğu ve işten geldiği akşam saatlerinde hara gürele sofra hazırlayan ya da iftar sonrası ağırlaşmış bedenimle kafamda "neden, neden, neden?" sorularıyla boğuşurken "ama dünya kupası var hayatım" cevabı beni tam bir cadı eş ve cadı anneye dönüştürüyor. Bir bakıyorum asık surat geziyorum evde. kendimden ben bile hoşlanmıyorum. Değişmeli bu düzen. Oğullarımıza örnek olan babaları var ama biz onları eşit katılımcı olarak yetiştirelim ;)

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...