29 Nisan 2012 Pazar

Bir festival de böylece geçti, gitti...


Çok keyifliydi...Cücelerin harika toplu fotoları var elimde ama herkesin anne-babasından tek tek izin isteyemeyeceğim için hiç birini koyamayacağım, çok yazık!! 

Cücelerin sadece eğlendiği ve koşturduğu, büyüklerinde sadece tıkındığı gayet doğal bir panayırdı neticede..Alışverişlerimizin bütün parası da yardım olarak gidecek daha ne?


bunlar sağlıklı bölüm..bir de selülit kaynağı stand vardı :)

ifadeler müthiş!

çok pis kaçırdım açıkartırmayı, yoksa kesin benimdi!

Serkan abiye özenip Bora'nın davulunu çalan Arda!

Tırtıllar yaprak tutuyor!! :)

Mrs Suna 2 yaprak yakalamış

gördüğüm en güzel pankart bu..



Aylin'in bir dolu kıyafeti ve ayakkabısı yeni kullanıcılara gitti, paralar da yardım oldu!


detaylar çok güzeldi...

Seviyorum okulumuzu...nokta!!!!

26 Nisan 2012 Perşembe

Egzama, tiramisu ve düğün kelimelerini bir yazıda kullan evladım!

Aylin'e 39 haftalık hamileyken peydah olan ve 2 ayda bir filan beni ziyaret eden berbat hastalığım var. Dishidroksik egzama. Ayaklarıma yerleşiyor ve beni kaşınarak çıldırma/çıldırarak kaşıma noktasına getiriyor sonrada kaşıdığım yerler şişiyor ve acıyor. Toplamda 4 atak geçirdim, bunu da ekle;5! Her atakta farklı tedavi gördüm. Kortizon hapları bilem aldım. Bazı ataklarda doktora gitmeyip önceki ataklarda verilmiş olan ilaçları kokteyl yapıp uyguladım, bir şekilde yırttım...Derken bu son atak..canıma okudu, canıma!!

Salıdan beri yürüyemiyorum. Sadece topuklarımın üzerinde ördek gibi sekiyorum diyelim. Bu sefer çok şiddetli. Falakaya yatmış gibiyim. Yada ayaklarımın altına kaynar su dökülmüş gibi...Izdırap bildiğin. Bugün totodan kortizon iğnesi yedim, kortizon haplarına başladım, kortizonlu merhemler de cabası, kortizon manyağı oldum. (Tam da diyete başlamıştım, kırılası süpürgeler!!) 5 gün de raporluyum. ("Ohh 1 Mayıs da tatil etti mi sana 6 gün??" diye sevinemeyecek kadar da sıkıntıdayım..umurumda değil tatil, matil, ayacıklarım düzelsin, gerisi boş)

Şimdi asıl ne diyecektim? İnsan bu haldeyken, ayakta duramıyorken, ızdırap içindeyken, bebeler erkenden uyumuşken, dötünü kırabilecekken, nalları yükseğe dikip rahatlatacakken kalkarda tiramisu yapar mı? Yaparsa kim için bu eziyete katlanabilir?

Evet bildiniz! Eğer mevzu bahis insanın melek yavrusu ise elbette yapar..Ayakları zonklaya zonklaya yapar!! Başkada Cumbaba gelse, boşver onu Jude Law gelse yapmaz, ayacığının şiş minik parmağını bilem kıpırdatmaz..budur yani!

Yarın 1. Binbir çiçek Çocuklar Festivali var okulumuzda. Veliler olarak ikinci el kıyafetler, oyuncaklar gönderdik okula. Yababilenler de yiyecek yapıp yollayacak. Yarın tüm bu eşyalar, mamalar satılacak, panayır olacak yani. Elde edilen paralar da ihtiyacı olan bir ilkokula gidecek; belki malzeme, belki cücelere önlük, çanta. Sonracığıma bir dolu aktivite olacak; sokak oyunları, açıkartırma, Serkan Abi ile davulumdan masallar...Sabırsızlıkla dakikaları sayıyorum!!

Bu sabah işe giderken Max Fm de festivalin duyurusunu duyan bendeniz ne yaptı bu arada, tahmin edebilen? Ağladım yahu! Sulugözlülükte son kerte! Bu duygusal anı Facebook statusümde paylaşınca da harika bir yorum aldım: "Eee, düğünde napıcan?" diye :)

Düşündüm de ben bu potansiyelle herhalde 1 hafta öncesinden "gözüme toz kaçtı" kıvamında ağlamaya başlar, düğün günü de kendimi rakıya verir, "damadın anasıda alkolik çıktı" söylentilerine meydan vermiş olurum...Ama o günleri göreyim söz valla halay başı da ben olacam, en kral göbeği de ben atacam! Yazdım buraya!!


I.Binbir Çiçek Çocuk Festivali
27 Nisan 2012 Cuma



21 Nisan 2012 Cumartesi

Duyduk duymadık demeyin!

Duyduk duymadık demeyin a dostlar, Ana Toti yazar oldu :)


Nacizane blogumuza yazarken bir yazı da son zamanların en bi şahane sitesi Uzunçorap' a  döşeyiverdim, okuyun bakalım, beğenecek misiniz? :)

Bu benim yazı, bu da anasayfa, nasıl görünüyorum? Hihihihi :)



Ps: Bu arada dün şak diye değişen bloggerın yeni tasarım ve arka yüzüne hiç alışamadım...herkesinki değişti mi??

19 Nisan 2012 Perşembe

Akıllanamadım hala ben!

Evet sayın seyirciler; yine bir "tükürdüğünü yalama" hadisesi ile karşınızdayız: Ana Toti prodüksiyon gururla sunar:

"Eleştirdiğin her olay gelir seni tırmalar!" (Vol. 3568)

Bu sefer konumuz yemek ve işte Ana Totinin geçmiş vecizelerinden bir demet:

"Bizim Türk kadınları bebelerine yemek terbiyesi vermeyi hiç bilmez, kaşıkla veledin peşinden koşar"
"Vallahi hiç çatal elimde Arda'nın peşinde koşmadım, ne yiyecekse oturur bizimle yer!"
"Hep masaya beraber otururuz biz, bebekliğinden beri böyle, tabii çocuk alıştı sofrada oturmaya, keyif alıyor ayol!"

Böbürlen, ahkam kes, eleştir, hor gör...Bir gün elbet patlar bir tarafında!

Şimdi benim anlamadığım, bu benim eskiden eleştirdiğim ama şimdi zinhar hiç bir yorumda bulunmayacağım "kaşıkla peşisıra koşan analar" daha çok yedirmek için mi, yoksa gerçekten gerekli olanı bile yediremedikleri, bebeleri dötlerini kırıp 2 dakika oturamadığı için mi bu yola düştüler?

Bizim bu noktaya gelişimizi anlatayım..Aylin hanım kızımız zaten pek iştahlı değildi, balık baştan kokardı ya, işte o hesap belliydi meme emişinden bu günlerin geleceği...ama bu kadarını da tahmin etmemiştim..Katı gıdaya geçiş bir felaketti. O günlerle kıyaslandığında şu an Hopdediks kadar yiyor bile diyebilirim. Neyse zaten yemek vakti onun için boşa giden vakitti; daha eğlenceli şeyler yapmak varken neden o sandalyede çakılı kalınsındı ki? Yine de elle kendini beslemeyi sevdiği için önüne ekmek parçası, makarna, köfte vesaire konulduğunda oturuyor ve atıştırıyordu. 3 hafta kadar önce ne olduysa oldu ve giderek azalan oturma süreleri daha ayaklar sandalyeye değdiği an "etinden et kopma" desibelinde ağlamalara dönüştü ve biz "ah ne pratik ikea mama sandalyemizi" daha bebe 10 aylıkken emekliye ayırdık. Şimdi Aylin kız ya kucakta dolaşarak yiyor, ya da yerde oyuncaklar ile takılırken...Geldiğimiz noktaya inanamıyorum..Geleceğimiz nokta ise ürkütüyor; şimdiye kadar hiç gitmediğimiz çocuk eğlence parklı kebapçılarda Aylin oyun parkında takılırken elimde çatal her fırsatta lokmaları "tıkıştırıyorum"!!

Arda ile hiç yaşamadığımız bir durum olduğu için şaşkınım..

Hani ahkam keserken diyorduk ya; "Çocuk kendi bilir ne kadar yiyeceğini, kendimiz doyacak kadar yemesini beklemeyelim, yedirmeyelim, kendi kendine yemeyi öğrenmesi için teşvik edelim, cart, curt"..İşte daha kendi kendini beslemeyi bilmeyen ve minumumda da olsa bir şeyler yemesi gereken bir bebe söz konusu olunca ne kadar kendi haline bırakabilirim bilemiyorum. Ayrıca kolda gezerken nasıl kendi kendine yemeyi öğrenmesi için teşvik edebilirim, hiç bir fikrim yok...İleride kendi tercihlerine saygı duyacağımı, az ve öz yemek istiyorsa anlayışla karşılayacağımı, feci iştahsız ve çiroz kıvamında bir çocukluk geçirmiş olan anasına çektiğini kabulleneceğimi düşünüyorum, söz vermiyorum..düşünüyorum..yapabilirim.  Ama şu an değil..O yüzden yukarıda sorduğum sorudaki gibi "daha çok yesin" diye mi çatalla peşinden koşacağım yoksa "Ulan bari 2 gram yesin bea!" diye alması gerekeni mi tıkıştırmaya çalışacağım bilmiyorum. Tek bildiğim Aylin'in Arda gibi bizimle rakı sofrasında oturmayacağı...

Kızıma uzlaşma çağrısı yaparak bitiriyorum: "Sevgili kızım, gel mama sandalyenle barış, vallahi billahi istediğin kadar yemeni kabulleneceğim ve sürekli "son kaşık" diye ağzına bir şeyler tıkıştırmayacağım!"

Bir de son kez olmasını umit ederek 3568 inci defa söz veriyorum:
"Bir daha hiiiç büyük konuşmayacağımmm!"

son çare Arda'nın sandalyesini denedik, o da 7 dakika sürdü...

11 Nisan 2012 Çarşamba

Baby Boom!

Nisan ayında çevremde yaşanan "Baby Boom" dan mütevellit geçen temmuz ayını "Aşk ayı" ilan ediyorum! :)

Zaten bizim için kutlu doğum ayı (Memo, annem, kayınvaldem, yeğenim ve bilumum arkadaş) olan nisan ayı bu sene iyice şenlendi. Daha ayın ortasına gelmeden 5 doğum gerçekleşti bile!

Neyse en yakın doğuma gelelim, aile daha da kalabalıklaştı, yepisyeni bir üye kazandı!!
7 Nisan Cumartesi günü Arda ve Aylin'e bir kuzen daha geldi!!

Ya ya ya şa şa şa Kaya bebek çok yaşa!



Fakat ben bu Kaya'yı hep kız bekledim, erkek dolu aile ortamında Aylin' e arkadaş olur, evcilik oynarlar, tüm pembe zerzevat kendisine kalır diye, anası babası da pek heves etmişlerdi zira bir erkek sıpa daha vardı zaten..Ama bu ailede Y kromozomu pek bi baskın, voli bize nasıl vurdu anlamadık zaten :) Aylin'e gelince, halihazırda araba oynuyor, teker çeviriyor, ilerde de oğlanların arasında futbol, karete, acayip bilgisayar oyunları, güreş derken büyür gider yapacak bişey yok. Hayır o değil de abimlerin ikinci de oğlan olacakmış, tüm pembe kıyafetler elimde patladı!!

Geyik bir yana..Kaya'ya, Amerika'da doğan adaş Aylin kıza, Ela'nın kardeşi Nil'e, bugün anasının karnından çıkmak için debelenen Can bebeğe sağlıklı upuzuuun, analı babalı ömürler dilerim! Hoşgeldiniz cüceler!

3 Nisan 2012 Salı

Hayaller gerçek mi oluyor ne?? :)

Bir soru soracağım size; -çok emin olmamakla beraber- duyduğum bir bilgi hakkında:
Dünyanın hangi iki ülkesinde Montessori okulları yok??
Cevabı bilene benden sanal bir öpücük :)

Bilmece bulmacayı bırakıp iyi bir havadis verelim:


MONTESSORİ İLKÖĞRETİM OKULU KURULUŞ TOPLANTISI

Çocuklarımızda 3-6 yaş arasında inşa etmeye çalıştığımız özgüvene, kişisel tercihe, karşılıklı saygıya ve iç disipline dayalı eğitim felsefemizin 6 yaştan sonra devam etmesi, hepimizin zaman zaman dile getirdiği bir istektir. Bu istek ve gerekli koşulların sağlanabileceği yönündeki öngörülerimiz, bir Montessori ilköğretim okulunun temellerini atmak için bizleri cesaretlendiriyor.

Böyle bir okulun bireysel insiyatife değil kollektif bilince dayanması gerektiğini düşünüyoruz. Bu bilinci oluşturmak ve okulumuzun kuruluşu ile ilgili temelleri atmak için yapacağımız toplantımıza hepinizi bekliyoruz.

Yer: Binbir Çiçek Çocuklar Evi. Kroki için: www.binbircicekyuva.com
Tarih: 6 Nisan 2012 Cuma
Saat: 19:00
İçerik: Toplantıda okulun kuruluş çalışmalarına ilişkin bugüne kadar yaşanan gelişmeler Montessori İlköğretim Eğitmenimiz, Milli Eğitim Danışmanlarımız ve konu ile ilgili katkı sağlayabilecek yetkili kişilerle konuşulacak ve önümüzdeki aylara ilişkin yapılacaklar tartışılacaktır.

Not: Toplantıya katılacakların ikram organizasyonu için rezervasyon yaptırmalarını rica ederiz. Rezervasyonunuzu 448 18 18 den Meltem Hanım'a yaptırabilirsiniz.

Toplantı sadece yetişkinler içindir.


MONTESSORI ELEMENTARY SCHOOL FOUNDATION MEETING

The continuity of self-confidence, personal preference, mutual respect and internal discipline we are trying to build up between ages 3 and 6 is one of the main wishes we express from time to time. This wish and the anticipation about the possibility of providing the necessary conditions for laying the foundations of a Montessori elementary school encourage us.

We share the idea that a school of this kind should be based on the ground of collective conscious other than personal initiation. You are all welcome to join the meeting to create awareness and lay the foundation of our school.

Place: Binbir Çiçek Children's House
Date: Friday, April 6
Time: 19:00
Context: At the meeting, the path followed till today and future plans will be discussed in company with our Montessori Elementary School Trainer, National Education Consultants and experts who can contribute.

Not: It is important that the attendants make reservation for catering service. For reservation, please contact Meltem Özbek through (312) 448 1818.

The meeting is for parents only.
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...