30 Ağustos 2011 Salı

1. gün itibarı ile nakavt!

Arda' nın okul 9 gün tatil. Cuma günü mangallı bir kapanış yaptılar. Mail gelmişti o hafta neler yapacaklarına dair. Bir dolu aktivitenin en sonunda "bahçemizde barbekü partisi" diye bir kalem vardı. O kadar istedim ki gidip bahçenin kuytu bir köşesinde pusuya yatayım, izleyeyim cüceleri!!! Hoş her daim içimde o arzu var. Kahvaltı ederlerken, circle time sırasında cıvıtırlarken, öğlen yemeği, uykuya geçiş, bahçe saati..her anını oturup seyretmek istiyorum. Okula getirip götürme işi babaya düştüğü için istediğim kadar gözlemleyemiyorum veya okulla iletişim halinde olamıyorum ama doğurmadan önce ve sonra işe gitmediğim zamanlarda birkaç kez ben götürdüm okula ve kopamadım ordan. Arda içeri gittikten sonra Hilal Hanım ile muhabbet, giren çıkan cüceleri mıncıklama ve bizim Toti'nin sınıfı kameradan gözetleme derken 10:30 a kadar "takıldığım" oldu resepsiyonda..Ayaklarına dolaşıyormuş hissi olmasa akşama kadar kalabilirim..o kadar keyifli bir yer!

Neyse ne diyorduk...Cuma günü eli kolu dolu döndü eve..Krapon kağıdından bayram şekeri, elcağızları ile yaptıkları manili kurabiyeler ve içinde bayram harçlığı ile şeker olan mendili ile...
Para kumbaraya atıldı, şekerler Arda tarafından gövdeye indirildi, bize hazırlamış olduğu kurabiyeleri de baba ile kahve eşliğinde mideye indirdik.Pek lezizlerdi...

Bugün ilk defa 2 çocuklu bir bayram günü geçirdik..Yorgunum..hatta bitik vaziyetteyim!
Evden çıkmamız feciydi, 11:00 de geliriz dediğimiz ilk kapıya 12:20 de ulaştık..ilk iki kapıda beraber olan çete; Arda ve kuzeni Doruk' un çığlıkları hala kulaklarımda, Aylin karmaşadan uyuyamadı ve sürekli memeye yapıştı, ikinci kapıda yine Doruk ve Arda ile oynaşan amcaları bir koltuk kırdı, üçüncü kapıda yani annemlerde nispeten sessiz sakin bir ortama kavuşunca Aylin azıcık uyudu, Arda bayılıp 1 saatlik bir mola verdi, bana tüm günün yorgunluğu ve gecenin uykusuzluğu çöktü, tam kestirecekken kız uyandı...Neyse harika bir yemek yedik de kendime geldim!

Bu arada Arda' nın ne kadar çikolata yediğini takip bile edemedim, iki veletli olunca bu konulardaki atmaca halim de değişti..Kim bilir ben içeride kızı uyutmaya çalışırken nasıl götürdü malı bizim cüce :)


ganimet



manilere dikkat :)




bu da bayram şekeri



15 Ağustos 2011 Pazartesi

Kıymetini şimdi anladım


Vallahi kıymetini bugün anladım tatilimin...
"2 çocukla tatil mi olurmuş?", "Bak yine 2 dakika denize giremedim!",  "Şekerim biri uyanıyor, öbürünün uykusu geliyor, biri arıza çıkarıyor, öbürü mızıklanıyor peehhh!!" diye bık bıklanırken, bu lafları ettiğim anları mumla aradım bugün. Evet hiç bu kadar trafikli, yorucu, "kıç yaymamalı" bir tatil geçirmemiştim ama Angara'da, evde bir gün geçirince ve tüm aile tatil sonrası depresyonuna girince kıymetini anladım tatilimin...Geri dönesim var arkadaş!!

Anlatacak o kadar çok şey var ki..Sanırım hiç birini şu an toparlayamayacağım...Kısaca;

Arda tatilde kardeşinin olduğunu tam olarak idrak etti sanırım..2. günün sonunda başlayan, kıskançlığa bağladığım negatif tavırları sonlara doğru düzelmişti ki...döndük :(

Yazlık ev büyük nimet..O kadar özgür, o kadar başına buyruktu ki...Yapacak bir dolu şey vardı, keyif aldığı bir yığın iş..Aklına televizyonun "t"si gelmedi. Sadece 2-3 kez son favorisi Madagaskar'ı izledi ve sürekli soundtrackini çaldırıp herkesi "i like to move it, move it" eşliğinde dans ettirdi o kadar!

Her sabah "Saat 5 mi?" diye uyandı, her saat başı "Saat 5'te di mii?" diye teyid ettirdi...Saat 5 çok önemliydi, bahçe sulama saati idi zira..Tevfik amca' nın "Çıraaak nerdesin?" seslenişiyle biten geri sayım heyecanı yerini huşu içinde hortumla meşk etmeye bıraktı...her gün, aynı saatte...

Aylin kız akıllı usluydu genelde. O da tam oradaki düzenini sabitliyordu ki...döndük!! :(

Babaanne, hatta bir kaç gün ekstradan gelen annane desteğine rağmen pek dötü yayamadım...Aylin'in ille beni istemesi, Arda' nın kıskançlıklarına üzülmem ve Aylin'in ortada olmadığı vakitlerde kendimi Arda'ya adamaya çalışmam sonucunda pek kendime vakit ayırmış, hatta totom şezlong görmüş değil..Kitap dergi okumaktan bahsetmiyorum bile..Yada şöööyle bir "Ay önümü yaktığım yeter, acık da sırtımı yakayım" gibi bir tasam olmadı hiç...

Rakıları götüremesem de Efes alkolsüz, arada bir yarım şişe normal bira ve milletin rakısından yudum çalmak suretiyle yediğim, ayıptır söylemesi, balıklar, kalamarlar, midyeler vede karidesleri ve hatta bilumum mezeyi mundar etmedim..Afferim bana! :)

Haaa en önemlisini unutuyordum..Bu tatilin vakayı vakvakiyesi: Bezle gittiği tatilden kıçında donla döndü bizim Toti. Halloldu mu bu tuvalet meselesi? Henüz tam anlamıyla hallolmuş sayılmaz. Ama geri dönüş yok, bez yok..Çiş bitmiş sayılır ancak kaka için aynı şeyi söyleyemem...Artık kreşten medet umuyorum...gerisini de onlar halletse ne kıyak olur!! Yanlız..donlu minik popo gibisi de yokmuş kardeşim...durup durup elleyesim, sıkıştırasım geliyor..Ne berbat bişeymiş o bez denen meret!!

Aslında bunların hepsi ayrı bir post olmalıydı..Bez macerası, kıskançlık tripleri, Arda'nın tatilde iyice açılan çenesi ve beni aptala çeviren incileri gibi...Ama pek yorgun bünye..Dedim ya bugün maaile dönüş depresyonuna girdik..Aylin kız bile düzenini tepetaklak edip anasının canına okudu..Gidip küfeyi devirmeli...







Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...